21 Ekim 2014 Salı

Öğrenme Bozukluğu

Zor Öğrenen Çocuklar


Son yıllarda çocuklarda sıklıkla görülen sıkıntılardan biri olan öğrenme bozukluğu aslında yüzlerce yıldır var olan bir olguydu. Bundan önceki yüz yıllarda olduğu gibi yakın geçmişimiz olan geçtiğimiz yüzyılda da var olan sorun aslında çocuğun söz konusu olguya karşı ilgisinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu ilgi eksikliği eskiden televizyon, internet ve diğer sosyal aktiviteler yokken günümüzden oldukça farklı şekilde yorumlanırdı. Çocuk ilgisi olmadığı konu üzerinde zor da olsa çalışır çalışır fakat gerektiği gibi üstün başarılar elde edemezdi çünkü çocuk o olguyu ya da örnek vermek gerekirse dersi çalışırken kendini sevmediği bir şeyi yaptığı için mutsuz ve rahatsız hisseder, dikkatini tam olarak o derse toplayamaz.


Çocuklarda son yıllarda daha da artan bir hızla görülen öğrenme bozukluğu ve dikkat dağınıklığının en önemli nedenlerinden biri içinde yaşadığımız dünyada çocukların ilgisini çekecek çok fazla etmen olmasıdır. Çocuk sevdiği bir çizgi film televizyonda gösterilirken ya da çok sevdiği bilgisayar oyunu yarım kalmışken ilgi duymadığı bir dersin başına oturup rahatça çalışamaz. Geçmişte televizyon ve bilgisayar gibi olguların olmaması çocuğun çalışsa da yapamıyor olarak yanlış bir şekilde adlandırılmasına neden olurken günümüz bilinçli ebeveynleri çocuklarının yapamadığı derslere ilgisinin olmadığını düşünüyor. Oldukça doğru bir düşünce sistemi olan bu düşüncede çocuğun öğrenme bozukluğu çektiği dersin ya da konunun üzerine gitmesi yerine ilgisini çeken bir konuda kendi isteğiyle çalışması hedeflenir. Çocuğun mevcut derslerine karşı ilgi göstermemesi onun henüz ilgisini çekecek bir konunun bulunmamasındandır. Örneğin genel derslere karşı öğrenme bozukluğu çeken bir çocuğun daha sonraki senelerde gördüğü yabancı dil dersine karşı büyük ilgi göstermesi ve çabucak bu dili kavraması çocuğun aslında ne kadar zeki olduğunu fakat şimdiye dek ilgisini çekecek bir olgu ile karşı karşıya kalmadığını bize gösteren en iyi örneklerdendir.



Öğrenme Bozukluğu

Yalan Söyleme Nedenleri

Yalan Söyleme Nedenleri


Karşıdaki kişileri yanıltmak, yanlış bilgi vermek, içinde bulunan durumdan kurtulmak için gerçekliği olmayan amacıyla ortaya konan bir davranış olan yalan söyleme, çocukların hayal gücüne bağlı olarak çok farklı şekil ve boyutlara ulaşabilmektedir. Özellikle okul çağına gelene kadar olan yaş diliminde çocukların hayal güçleri oldukça yoğun olmaktadır. 7 yaşına kadar olan dönemdeki çocuklar doğru ve yanlışı ayırt etmekte zorlanabilmektedir. Bu sebeple de çocuklar bazı olaylar ve durumlar uydurarak hayali arkadaşlar yaratabilmektedir. Bunlar endişe edecek durumlar değildir ve yalan söyleme olarak değerlendirilmemelidir. Çocuklar bunları oyun olarak değerlendirmekte ve bazen kurdukları hayalleri gerçek olarak kabul etmektedir. Yaşadıkları dünyadaki gerçekleri algılayarak bunlara uygun şekilde davranmak zamanla oluşacak olan bir durumdur.


  • Acıların ertelenmesi ihtiyacı: İnsanların temel yaşantıları acı ve haz dengesi üzerine kurulmuştur. Bu sebeple insanlar çoğunlukla açıdan kaçınmak ya da ertelemek ihtiyacı duymaktadır. Bunu gerçekleştirirken kullanılan en yaygın mekanizma yalan söyleme olmaktadır. Ayrıca çocuklar ceza almamak için ve ergenlik çağındaki gençler yaptıkları hataları gizlemek için bulundukları durumun kurtuluşunu yalanda bulmaktadır.

  • Anlaşılmama kaygısı: Eğer kişiler başkaları tarafından anlaşılamadığı hissine kapılırsa kendini olduğundan farklı gösterebilmek için yalana başvurabilmektedir. Bununla birlikte kendini çevresine beğendirebilmek için yalanlar söyleyerek kendini farklı biri olarak gösterebilmektedir.

  • Özgüven eksikliği: Kişilerin yaşadıkları iç güvensizlikler yalan söyleme ile sonuçlanabilmektedir. Kendilerine olan güven ihtiyacını doyurabilmek ve ilgi çekmek için yalanlar söylenebilmektedir.

  • Kişilik bozuklukları: Kişilerde sınırda, bağımlı, narsistik gibi kişilik bozuklukları varsa engel olamayarak bir şekilde farklı nedenlerle yalan söylemektedir.

  • Suçluluk duygusu: Özellikle çocuklar ve ergenlik dönemindeki gençler yaptıkları ya da yaşamış olduklarıyla ilgili olarak duydukları suçluluk duygusunu bastırabilmek amacıyla yalan söylemektedir. Bu durumda söylenilen yalana kişiler kendilerini de inandırmaktadır.


Yalan Söyleme Nedenleri

Tırnak Yeme

Tırnak Yeme Alışkanlığınızdan Kurtulmanın Yolları


Sıkıntı, ruhsal gerilim, stres, saldırganlık ve bunun gibi duygular açığa vurulmadığı durumlarda çocukların kendilerine yönelik saldırganlık dürtülerinin ilk belirtisi olan tırnak yeme, huzursuz olan çocuklarda daha çok rastlanılan bir alışkanlıktır. Tırnak yeme alışkanlığının pek çok nedeni olabilir ve genellikle çocuk yaşta başlayarak uzun bir süreçte devam eder. Sorunun en sık görüldüğü durumlar


  • Aile büyüklerinde tırnak yiyenlerin çocuklar tarafından taklit edilmesi

  • Gergin ve kolay heyecanlanan çocuklar

  • Baskı altında yetişen çocuklar

  • Tırnak yeme alışkanlığından vazgeçmesi için çocuklara baskı uygulanması, sert tedbirler alınması

  • Çocuklara yapabileceğinden fazla iş, ders ve görevlerle ilgili sorumluluk yüklenmesi

  • Ergenlik çağında olan gençlerin arkadaşlarının ve başkalarının yanındaki davranışlarından dolayı sürekli tenkit edilmesi, sık sık eleştirilmesi ve başkalarına örnek gösterilmesi

  • Mide ve bağırsak bozukluklarının neden olduğu sıkıntılar

Bu alışkanlığın giderilmesinde pek çok yöntem tercih edilmektedir. Bu konudaki en etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar anne babalar tarafından bu alışkanlığın görmezden gelinmesi olmaktadır. Ancak bu alışkanlık devam etmesi durumunda


  • Çocuk ve ergenlik dönemindeki gençlerin gerginlik ve uyumsuzluk nedenlerinin iyice araştırılarak çözüm getirilmelidir.

  • Aileler çocuklarını azarlamak, ceza vermek, korkutmak gibi zorlayıcı yöntemleri uygulamamalı, hiçbir yararı olmayan bu yöntemlerin daha ağır duygusal problemlere yol açabileceği dikkate alınmalıdır.

  • Çocuklar ve ergenlik çağında olan gençler korku ve kaygı yaratacak olan durumlardan uzak tutulmalıdır.

  • Tırnak yiyen çocuklar için geceleri yatarken eski hafif pamuk eldivenler giydirmek yararlı olmaktadır.

  • Parmak uçları ya da tırnaklara, acı tat veren zararsız maddeler sürülebilir.

  • İlginin başka yöne çekilmesi de etkili olmaktadır. Tırnak yemesini önlemek için ağızlarını çiğneyecek bir şeylerle meşgul etmek çözüm olabilir.

  • Gurur okşayacak şekilde konuşmalar yapılarak tırnak yemenin onları çirkinleştirdiği uygun bir dille anlatılmalıdır.

  • Tırnakların uzun bırakılmayarak kısa kesilmesi yenmesini zorlaştırdığından bu yöntem uygulanabilir.

  • Kullanılacak en iyi yöntem ve tedbir ise çocukların ellerini sürekli meşgul edecek uğraşlar bulmaktır.


Tırnak Yeme

Sınav Kaygısı

Sınav Kaygısı Yüzünden Emekleriniz Gitmesin


Pek çok öğrencinin yaklaşan sınavlarla beraber girdiği psikolojik durumların en tehlikelilerinden biri de sınav kaygısıdır. Öğrencinin bildiği şeyleri bu psikolojik durum etkisiyle yapamaması sınav sürecinde kendine olan güvenini kaybetmesi ve sınavdan başarısız olması ile sonuçlanabilmektedir. Sınavdan önce öğrenilmiş bilgilerin sınav sırasında etkili bir içimde kullanılmasının önüne geçen ve başarıdaki düşüşlere neden olan yoğun kaygı durumu sınav kaygısı olarak tanımlanmaktadır. Peki, bu kaygı neyle ilişkilidir, belirtileri nelerdir, neden oluşur? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bu kaygı tamamen kişisel bir kaygıdır. Öğrencinin sınava yüklediği anlam, sınavın beyninde oluşturduğu imaj, sınav sonrası çevreden duyacağı sözler, sınav sonrasında elde edeceği kazanımlara verdiği önem gibi etkiler sınav kaygısı oluşumunda etkili olmaktadır.


Ülkemizde gençler sınavdan çıkar çıkmaz sınavla ilgili soru yağmurları başlamakta, sınavın üzerlerinde oluşturduğu stresin etkisiyle öğrenci daha çok bunalmaktadır. Bu konuda ailelere de büyük rol düşmektedir. Çocuklarının geleceği ile ilgili endişe duyan anne babalar sınavdan hemen sonraki bu süreçte çocuklarını rahatlatacak sözler söylemeli, içinde bulunduğu durumu hafifletmeye çalışmalıdır. Yakın çevresinin vereceği tepkiler, söyleyeceği sözler, kıyaslamalar öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Yaşlarının da verdiği etkiyle özellikle ergenlik çağındaki öğrenciler bu süreci daha zor atlatmaktadır. Henüz ergenlik çağına girmemiş çocuk yaştaki öğrencilerin girmiş olduğu sınavlarda ise yapılan yanlış yorumlar ve söylemler bu çocukların hevesini kırabilmekte, ilerideki eğitim yaşantıları üzerinde olumsuz izler bırakabilmektedir.


Sınav Kaygısı Belirtileri


                Özellikle sınavdan bir gece önce artan bu belirtiler sınava girecek olan öğrenciler üzerinde hem psikolojik hem de fiziksel etkiler yaratmaktadır. Endişe, huzursuzluk, sıkıntı, tedirginlik, başarısız olacağı korkusu, çalışma isteksizliği, taşikardi, mide bulantısı, ağız kuruluğu, titreme, terleme, iç sıkıntısı, uyku düzeninde meydana gelen bozukluklar, karın ağrıları gibi fiziksel etkiler ve konsantrasyon bozulması, dikkat dağınıklığı, kendine olan güvenlerinde azalma, kişilerin kendini değersiz ve yetersiz görmesi en sık görülen belirtiler arasındadır.


Sınav kaygısı yaşayan bir gencin başarısında belirgin düşüşler yaşanmaktadır. Ders çalışmayı sürekli erteleyen, sınav ve hazırlanma süreci hakkında konuşmayı reddeden, konuşma isteksizliği yaşayan bir birey haline gelebilirler. Herhangi bir konuda kendine yöneltilen sorulardan rahatsız olurlar. Yukarıda belirttiğimiz fiziksel ve psikolojik etkilerin görülmesi, çok fazla çalışmasına rağmen performans düşüklüğü yaşanması sınav kaygısı varlığına işarettir.



Sınav Kaygısı

Çocuklarda Öfke

Öfkeli Çocuklar


Bundan önceki dönemlerde çok daha nadir görülen bir olgu olan çocuklarda öfke sorunu günümüzde çok daha sık bir şekilde karşımıza çıkarken biz yetişkinleri ve ebeveynleri düşündürmeye başladı. Çocuğumuzun ya da ailemiz üyelerinin çocuklarının neden öfke kontrolü yapamadığını ve neden böyle bir psikolojiye eriştiğini bilmek bize çocuklarla olan ilişkilerimizde büyük avantaj sağlar. Kendi çocuğumuzda gördüğümüz bu tarz bir duruma müdahale etme şansımız tabi ki çok daha yüksektir.


Çocuklarda öfke kontrolü yapılamaması sorunu çocuk psikolojisinde son yıllarda öne çıkan bir olgudur. Çocuğun istediği bir şey olmayınca ya da istemediği bir durumla karşı karşıya kalınca kendini kaybedip etrafa ve kendine zarar vermesi olarak tanımlanabilecek bu durum derin bir psikolojik sorunun habercisidir. Çocuk kesinlikle bu noktaya gelene dek birçok kez ebeveynlerine ve çevresine uyarı niteliği taşıyan davranışlarda bulunmuştur fakat bilinçli olmayan bir ebeveynin bunu fark etmesi oldukça zor olabilmektedir. Çocuğun istemediği bir durum olduğunda kendini kaybetmesi ve öfke kontrolü yapamaması sorununun çözümü asla çocuğun her istediğinin yapılması değildir. Ve tabi ki sorunun üzerine gitmek için çocuğun ne yaparsa yapsın istediğini yerine getirmemek de bir çözüm olamaz. Ne yazık ki bilinçli olmayan ebeveynler çocuklarını kontrol edebilmek ve sözde iyi yetiştirmek uğruna bu iki seçenekten birini yerine getirirken aslında çocuklarının geleceklerini ne kadar olumsuz yönde etkiliyor bilmiyorlar. Televizyonda yayınlanan eğitici programlar ve eğitici kitaplar ile kendini yetiştirebilecek ebeveynler öncelikle şunu bilmelidir ki çocuklarda öfke kontrolü olmamasının kaynağı çok büyük bir oranla aile içindedir. Aile içinde gördüğü olumsuz bir davranış ya da televizyonda izlediği şiddet unsurları çocuğun psikolojisinde zamanla oldukça önemli bir yer edinmiş ve öfkesini kontrol edememesine neden olmuştur. Bu tarz sorunlarda hiç vakit kaybedilmeden uzman bir çocuk psikoloğuna danışılması şarttır.



Çocuklarda Öfke

Çocuklarda Söz Dinlememe

Çocuklarımız Neden Sözümüzü Dinlemez?


Anne babaların oldukça dikkat ettikleri çocuklarını büyütme aşaması kimi zaman oldukça zor durumlarla karşılaşmaları, kimi zaman istedikleri sonucu alamamalarının verdiği üzüntü, kimi zaman bebeklerinin söylediği tek sözcükle mutlu olma gibi pek çok durumu içinde barındıran ve oldukça önemli bir süreçtir. Bu süreci çocukluk ve ergenlik süreci olarak ayırmak pek de yanlış olmayacaktır.


Öncelikle çocuklardan başlayalım. Doğduğu ilk günden başlayıp ilkokula başlayacağı güne kadar çocuklara sürekli bir şeyler öğretme çabası anne ve babalar tarafından yapılan ve doğru yanlış pek çok metodu içeren bir dönemi kapsamaktadır. Çocuklar sürekli yeni şeyler keşfetmek, merak içinde olmak, hareket etmek, ilgi görmek, durmadan bir şeyler istemek gibi yaşına özgü davranışlar içerisindedir. Çocukların bu ihtiyaç ve istekleri anne babalarının yoğun ve planlı yaşantıları üzerinde bazen engeller oluşturabilmektedir. Anne ve babaları çocukları üzerinde pek çok planlama yapmaktadır. Oldukça detaylı olan bu listede sabah kalka saatleri, öğünlerinde ne yeneceği, yatma saatleri, gün içinde izleyeceği programlar, oynayacağı oyunlar, gideceği kurslar daha neler neler…


Çocukları için her şeyin en iyisini isteyen anne babaların baskıcı olmaları çocuklarda söz dinlememe olarak geri alınmakta, bu durumda anne babaları üzmektedir. Ellerini yıka, kıyafetlerini değiştir, evde koşma, elinle bir şey yeme, yalan söyleme, oyuncağını paylaş, zamanını iyi kullan, hızlı giyin, ödevlerini zamanında yap, kardeşinle iyi geçin, eve geç gelme, arkadaşlarına dikkat et gibi pek çok emir ve baskıdan oluşturdukları cümlelerin kimi zaman farkında olmazlar. Bu beklenti ve istekleri karşılamayan çocukları için ailelerin verdiği etiket söz dinlemeyen çocuktur. Ergenlik dönemindeki çocukların içinde bulundukları ruh hali, yaşlarının verdiği asilik ailelerin çocuklarının söz dinlememe problemlerinden en çok yakındığı dönemlerdendir. Aileler çocuklarının bir robot olmadığını unutmaması gereklidir.


Söz dinlememe gibi bir durum yaşanması halinde öncelikle çocukların güven ihtiyacı, koşulsuz kabul ihtiyacı, tutarlı ve kararlı yaklaşımlar, başardığını görme ihtiyacını karşılaması gerekmektedir. Çocuğunuz sözünü dinlemiyor, istediklerini gerçekleştirmiyor ise öncelikle bilgilendirme yapılmalı, daha sonra bu konuyla ilgili takip ve gözlemler yapılmalı, çocuklarınıza konuyla ilgili geri bildirim yapılmalı ve gerekirse motive edilmeli, küçük hatırlatmalarla durum düzeltilmeye çalışılmalıdır.


 


 


 


 


 


 



Çocuklarda Söz Dinlememe

Çocukta Yeme Sorunları

Çocuklarda Yeme Sorunlarına Pratik Çözümler


Çocuklarda gerek besini reddetme, gerek iştahsızlık ya da yemek seçme gibi yeme sorunları sıklıkla görülmekte ve bu sorun büyük ölçüde psikolojik kaynaklı olmaktadır. Beslenme çocuklar ve aileleri arasındaki duygu alışverişini sağlayan en etkili yollardan biridir. Çocukların yiyecekleri reddetmesi, anne ve babalarına karşı kullandıkları güçlü bir silahtır. Çocuklarda meydana gelen yeme sorunları devam etmesi durumunda duygu durum bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Yemek saati geldiğinde çocuklarla aileler arasında yaşanan kâbuslar başlayacak, deyim yerindeyse adeta savaş alanına dönen sofralarla karşılaşılacaktır. Bu savaşın kazananları da çoğunlukla çocuklar olmaktadır.


Çocukların bazen istediklerini yaptırabilmek için başvurdukları bir yol olan yemek reddetme, yemek seçimi yapma gibi durumlarda ailelerin bilinçli davranmasıyla bu sorunun önüne geçilebilmektedir. Yeme sorunları yaşayan çocuklarınız için pratik önerileri bulacağınız bu yazı sizler için yol gösterici niteliktedir.


  • Yemeklerin uygun porsiyonlar halinde sunulması

Okul öncesi yaşlardaki çocuklara sunulan porsiyonların uygun olarak hazırlanması gerekmektedir. Yetişkin porsiyonun 1/ 4 ü olacak şekilde hazırlanan çocuk porsiyonları kolaylıkla yemelerini sağlayacaktır. Hazırlanacak büyük porsiyonlar çocuklarınızı sıkabilir, daha az yemek yemesi ne sebebiyet verebilir.


  • Yiyeceği yemek ve miktarın çocuklarınız tarafından seçilmesine izin verin

Hazırladığınız yemeklerden hangisi ne kadar yiyeceğine çocuklarınızın karar vermesine izin verin. Eğer çocuğunuz hiçbir şey yemiyorsa bu durumu sorun etmeyin. Gelecek öğünde ya da atıştırma zamanlarında acıkmış olacağından sizden yemek isteyecektir.


  • Susadığı zamanlarda su içirin

Çocuğunuz susadığında susuzluğunu gidermesi için başka içecekler yerine su verin. Midesinin sıvılarla dolmasına müsaade etmeyin. 450–650 ml süt yeterli kalsiyum ve diğer gıdaları alması için yeterlidir. Fazla meyve suyu içirmek diş çürümesi ve ishal gibi sağlık sorunlarına yol açarken ilerleyen yaşlarda obeziteye bile neden olabilmektedir.


 



Çocukta Yeme Sorunları

Davranış Problemleri

Hemen hepimiz bizi olumsuz yönde etkileyecek ve canımızı sıkacak birçok olgu ile hemen her gün karşı karşıya kalmaktayız. Bu olgulardan bazılarını önemsemeyip kısa sürede üzerimizden atarken bazıları ne yazık ki kafamızda büyük soru işaretleri ve sıkıntı bırakmaktadır. Bu soru işaretleri ve sıkıntılarla doğru şekilde başa çıkmayı kimi zaman biz yetişkinler bile başaramazken çocuklarımızın başa çıkmasını beklememiz oldukça mantıksızdır. Çocuklarımızın sağlıklı psikolojileri olması için ebeveynlere büyük görevler düşmektedir.


Ebeveynlerin çocuklarda görülen davranış problemleri hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu bilgi uzun süren eğitimler olarak algılanıp büyütülmemelidir, tabi ki çocuk psikolojisi ve davranış problemleri oldukça kapsamlı bir konudur fakat bu konuda ebeveynlerin kendini geliştirmesi için uzun süren eğitimlere katılması şart değildir. Hemen her kitapçıdan edinebilecekleri çocuk psikolojisi kitapları ve televizyonlarda yayınlanan çocuk programları sayesinde bilinçli bir ebeveyn çocuğunun psikolojisi hakkında önemli derecede bilgi ve etki sahibi olabilir. Sahip olduğu bilgileri çocuğunda gözlemlediği davranış problemlerinin çözümünde kullanan ebeveynlerin psikolojik olarak sağlıklı bireyler yetiştirmesi oldukça kolaylaşır.


Günümüzde çocuklarda gözlemlenen psikolojik sorunların büyük bir bölümü televizyon ve internet gibi olgular nedeniyle oluşmaktadır. Çocuğunuzun televizyonda hangi kanal ve programları izlediğini bilmiyorsanız, internette gezindiği sayfaları takip etmiyorsanız sorumlu bir ebeveynlik yapmadığınız oldukça açık, fakat telafisi için de asla geç değil. Örneğin çocuklarda bir dönem gözlenen davranış bozukluklarından biri olan süper kahraman psikolojisi bazı ailelerin büyük sıkıntılar yaşamasına yol açtı. O dönem televizyonlarda yayınlanan süper kahraman çizgi filmleri çocukların bilinçaltına o kadar etki etti ki bazı çocuklar süper kahramanları örnek almak yerine kendilerini süper kahramanın yerine koydu. Bu durumun telafisi ve çözümü oldukça uzun yıllar aldı ancak telafi süresince çocuk psikolojisi üzerine yapılan çalışmalar da günümüze ışık tutan en önemli çalışmalardır.



Davranış Problemleri

Parmak Emme

Çocuklarda Parmak Emme Davranışı


Parmak emme davranışı çocuklarda bebeklik çağlarından itibaren görülmeye başlanan bir durumdur, istisnasız her bebekte ve çocukta görülen bu durumun birçok nedeni olabilir. Bebeklerde parmak emme davranışı içgüdüsel olarak gelişir ve henüz anne rahmindeyken başlar. Özellikle bebeklik olarak adlandırılabilecek olan ilk 1 yılda çocuklarımızın parmak emmelerinin hem içgüdü faktöründen hem de diş çıkarma durumundan olduğu düşünülebilir. Özellikle diş çıkarma dönemlerinde kaşınan diş etleri ve damak bebeklerin sürekli olarak parmak emme davranışı sergilemesine neden olur.


Parmak emme davranışının uyku ile yakında bir ilişkisi vardır. Bu ilişki nedeniyle belli bir yaşa kadar her çocuk uyurken istem dışı olarak parmaklarını emer, bebeklikten kalma bir durum olan bu alışkanlık 2 ve 3 yaşına gelindiğinde bırakılmalıdır. Çocuğun 2 – 3 yaşlarına gelmesine rağmen halen günlük hayatında ve uyurken parmağını emiyor olması bilinçaltında bazı sorunlarla uğraşıyor olduğunun göstergesidir. Özellikle aile içerisinde oluşan ani bir sıkıntı, kayıp ya da tartışma çocuğun kendini güvende hissetmemesine neden olduğunda bu tarz davranışlar gözlenebilir. Kendini güvende hissetmeyen çocuğun bu davranışından vazgeçmesi için ailesi tarafından doğru bir yaklaşım görmesi şarttır. Anne babası tarafından elini ağzına götürdüğünde sürekli olarak azarlanan ve uyarılan çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesi zaman alabilir. Bu sorunun çözümünde de diğer sorunlarda olduğu gibi anne babalar çocuğunu karşısına alıp yetişkin gibi konuşmalı ve parmak emmenin bebeklere özgü bir davranış olduğunu ama onun büyüyüp abi – abla olduğunu anlatması gerekir. Özellikle aileye yeni bir bebek katıldığında 3–4 yaşlarına gelmiş çocuğunda da bu davranışı sergilemesi, bebeğe gösterilen ilgiden rahatsız olduğunun ve ihmal edildiğini düşündüğünün bir göstergesi olarak yorumlanmalı, anne baba tarafından telafi edici davranışlar hemen sergilenmelidir.



Parmak Emme

Çocukta Tuvalet Sorunu

Çocuklarda İstem Dışı Tuvalet Sorunu


Çocuklarda gelişimleri süresince görülen en karmaşık ve çözümü en zorlu sorunlardan biri hiç şüphe yoktur ki istem dışı alt ıslatma dışkı kaçırma sorunudur. Bu sorun hem anne babanın hem de çevredeki insanların dikkatini hemen çeker. Bu sorunun nedenleri diğer sorunlara kıyasla daha derinlere dayanmakta ve daha büyük sorunların karşılığı olarak yorumlanmaktadır.


İstem dışı alt ıslatma dışkı kaçırma sorununun iki tip nedeni bulunabilir. İlk neden tedavisi en karmaşık neden olan psikolojik nedenlerdir. Çocuğun evde kendini herhangi bir nedenden ötürü güvende hissetmemesi bu tarz sorunlara neden olabilir, öyle ki yapılan araştırmalar da aile içinde şiddete şahit olan ve kendi de şiddet gören çocukların korkuları nedeniyle bu tür durumları daha sık yaşadığını göstermiştir. Aile içinde şiddet görmek ya da şiddete şahit olmak çocuğun psikolojisinde oldukça ağır etkiler bırakabilir ve bu etkilerin ilk halkası da alt ıslatma dışkı kaçırmadır.


Bu sorunun ikinci tip nedeni fiziksel nedenlerdir. Çocuğun tükettiği bir besinden ya da başka etmenlerden olumsuz yönde etkilenmesi ile bağırsak sisteminde sıkıntı yaşaması alt ıslatma dışkı kaçırma sorunlarını yaşamasına neden olabilir. Özellikle ailesinde hiçbir şekilde sözlü ya da fiziksel şiddet görmeyen ve başkalarına yapıldığına da şahit olmayan, bir diğer deyişle mutlu ve huzurlu bir yuvada yaşayan çocuklarda bu sorunun görülme nedeni genellikle fiziksel bir hastalıktandır. Çocukta böyle bir sorun görüldüğünde hiç vakit kaybedilmeden uzman bir çocuk doktoruna gerekli test ve tahlilleri yaptırmak ve yine de aklımızda soru işareti kalmaması için çocuk psikoloğuna başvurmak gerekir. Ailesi tarafından bu ilgiyi görmeyen çocuklar için ise oldukça sıkıntılı geçecek seneler büyüdüğünde kaç yaşına gelirse gelsin psikolojisinde büyük sorunların var olmasına neden olacaktır.



Çocukta Tuvalet Sorunu